Hem yeraltındayız hem bulutların üstünde. Gezindiğimiz dehlizden
pınar çağıltıları geliyor, yürüdüğümüz labirentte kuş cıvıltıları
var. Aşmak zorunda olduğumuz bu vadinin ucu terk ettiğimiz
öz yurdumuza varıyor ve suratımızda patlayan yumruklar bizi
uyandırmak için.
Avuçlarımızdan kelimeler dökülüyor. Parmağa değil, gösterdiği
yere bakıyoruz. Karşıdaki ulu dağların arkasından doğan, güneş
değil: Güneşten fazlası.
Cemal Şakar. Yeniden. Onikinci kez.